A'nın dertlerini dinledim, fakat A'ya dertsizdim.
B'ye dertlermi anlattım, B bana dertsizdi.
Hep böyle oldu,
birine sadece verdim; zamanımı, sevgimi, gülücüklerimi..
birinden sadece aldım; zamanını, sevgisini, gülücüklerini..
bunca zaman sonra şöyle bir baktığımda tartının adaletsiz yanını anlamakta epey zorlandığımı görüyorum.
Ya hayatı suçlamışım, ya insanları, ya kendimi.
..
şeklindeki serzenişler.
Yaşam işte..hep böyle olmuyor mu?..:))güzel dillendirmişsin..:))
YanıtlaSil:)
YanıtlaSilsuclanacak bir hayvanın olmayısı iyi mi kotu mu?
YanıtlaSilbilemedim:)
Ben de bilemedim şimdi :)
YanıtlaSilBu kadar da karamsar olunm az ki, gerçekten hayat bu. Bakkaldan sigara alırken verdiğin para kim bilir nerelere gidiyor, keza maaş alırken hiç sormuyorsun kim kaybetti de bana geçti bu paralar diye. Eğer beynimiz yaşamımızı sürdürecek aktiviteler için tüm gayretini sarfetseydi hepimiz beyinsiz olurduk, demek ki fazla düşünmeden, sorgulamadan, mantık aramadan yaşamak gerek! :O
YanıtlaSilçok güzeldi! karamsar mı, evet! yalanlar mı? hayır!
YanıtlaSilduygularını aktarışın enfes bence!
sevgili a; bunu nasıl cevapsız bıraktım diye bi' an kızdım kendime lakin diğer yorumunda cevabını verdiğimi anımsadım.
YanıtlaSilNini, keşke yalan diye bir şey olmasaydı da bizler sonsuza kadar inanabilseydik :)
Yeterince inanabilirsen yalan diye birşey olmaz hayatında : )
YanıtlaSilBana benim cümlem ile hem de!
YanıtlaSilŞaka bir yana, yorumların beni mutlu ediyor sevgili a. Fakat senin yorumları kapatman beni üzdü, yazdıklarına söyleyecek iki çift laflarım vardı :)
Editbüdüt: Salvador Dali'yi seviyor olmam sürrealizmi benimsediğim anlamına gelmiyor, bu nedenledir ki, bir müddet daha yalansız bir dünyanın yeterince inanmaktan geçtiğini düşünmeyeceğim :)
Bu arada, Dali candır Sevgili A!
Teveccühünüz efendim :) Bloğu da not defteri gibi kullandığımdan dipnota yer bırakmadım :))
YanıtlaSilDali'nin Barselona'ya yaptıklarını gördüm, Mimar Sinan'ın İstanbul'a yaptıklarından fazla diyebilirim. Geçen ay bir aksaklık oldu; Van Gogh Alive'a gittik, karşıya geçip Dali'ye gitmedik. Velev ki kısıtlı bir kolleksyonla getirmişler.
Hele ki Dali'yi eserlerinden çok adıyla bilen bir arkadaşını alıp, içip içip, gğüzel bir müzikte eserlerini yorumlamaya çalışmak, paha biçilmez!! =))
"Zaman"ın varsa Lynd Ward dedeye de göz at derim. Dede, olmuş.
Senin için iyisi o olacaksa, bize sadece okumak düşer :)
YanıtlaSilBöyle sergiler için İzmir'e yer vermemeleri inanılacak gibi değil. Nasıl sinirleniyorum anlatamam. İstanbul'da olan bir arkadaşımdan duymuştum ben de, güzel bir ziyafet çekip evlerine dönmüşler. Dinlerken nasıl heyecanlandığımı bilmelisin. Şu an aynı şeyleri tekrar yaşadım.
Dali'nin eserlerini yorumlamak epey hayalgücü gerektiriyor. Tahmin edebiliyorum ki tadından yiyememişsinizdir :) Bir albüm kapağından anlam çıkarmak daha çok işime geliyor benim nedense hehe. Mümkün oldukça, görsel zevkini paylaşmanı isterim bu konuda.
Zamanım akşamları oluyor bolca, elbette uzun uzun bakacağım "Dede'ye". :)
http://www.youtube.com/watch?v=p1ACUNyN_Ec&feature=related 15 Mayıs'a kadar yolu var, sonra da yıl sonuna kadar Ankara'da. Gerçi oturup müzik eşliğinde duvarlara yansıtılmış eserlerini ve fikirlerini izliyorsun, başta bir hayal kırıklığı yaratmıyor değil.
YanıtlaSilBu da etkileyici bir çalışma, seveceğine eminim: http://vimeo.com/36466564
Benim için yaratıcı, gizli manalı ve görsel olsun; taştan olsun. Reklam afişleri, grafik tasarımlar, karakalemler, fotoğraflar, logolar, kartvizitler, hiç fark etmez. PS: Lynd Ward amca birçok kitap kapağı ve ahşap oyma kalıpları yapıp görsel hikaye kitapları yayınlamış zamanında. Dali'nin gizli çizimleri bize vız gelir tırıs gider, biz pazar yerinde Wally'i arayıp bulmuş bir nesiliz! =)
http://www.bypassfanpages.com/wp-content/uploads/2010/06/Wheres_Waldo_3851.jpg
Tanrı beni snıyor olmalı. Maalesef tatiller dışında İzmir dışına çıkacak durumum olmuyor. Hayat çok acımasız. Sonra da karamsarım diye kızıyorsunuz!
YanıtlaSilAma deme öyle, Dali'nin çizimlerinin ruh haline göre değişken bir özelliği var. Ne zaman baksan farklı şeyler görebiliyorsun. Boyut farkı sanırım. Ward dedeyi tanıttığın için de minnettarım. Çizimleri beni gerçekten etkiledi. Mükemmel bir ingilizceye -kendine kızarak söylüyor- sahip olmadığım için buna ek zaman ayırmam gerekecek. Vize konularını bitirdiğim an yapacağım bunu. Ve oturup fikirlerimizi söyleyeceğiz. Tamam mı sevgili a? :)
Linkler için de çok teşekkür ederim, doyamadım. Bu sanatı seviyorum, kelimelere gerek kalmadan, tüm nesnelliğiyle doya doya anlatıyorsun. Çifte standart burada da var işte! :)
Şansına da bu sene mesai saatine denk gelen tatil pek yok :/
YanıtlaSilBana kalırsa, her bakışta aynı vurgu ve hissi yaratırken, farklı kompozisyonlarla ilgi çekiyor amcanın eserleri; ki sen de bu farkı "boyut" olarak adlandırmışsın.
İngilizcesini kimi arkadaşım bilgisayar oyunuyla ilerletti, ben altyazısız film izleyip makale okuyarak ilerletmeye çalışıyorum. Wiki, candır. bir de ingilizce - ingilizce sözlüğe alış, gerisi daha kolay :)
Kelimelerin kifayetsizliği efendim, ne yaparsınız. Biz homo sapienlerin görsel duyuları daha gelişmiş.
PS: Keyifle eser yorumlanır. Sana da sıkı çalışmalar madem :)
Keyifle kapınızı çalacağım efenim.
YanıtlaSil