18 Mart 2012 Pazar

Hayır, henüz sarhoş değilim ve serzenişim kayıplara değil

Bilmiyorum problemimiz ne bu hayata dair.  Hepimiz doyasıya seviyor, özlüyor, emek veriyor ve yaşıyoruz.
Zamanın acımasızlığı bizi bu şekle sokan. Kare mi dikdörtgen mi yuvarlak mı, ne olduğunu seçemediğimiz önümüze verilen ve bir türlü durmasını sağlayamadığımız bir kabın şeklini alıyoruz. Sonuçlarına kanımız çekile çekile katlanıyoruz.

Hatırlamaktan nefret ettiğim kadar hiçbir şeyden nefret etmiyorum. Hayır. Bunun verdiğim değerle alakası yok. Bunun tamamen şu siktiğimin zamanının avuçlarımın arasından kayıp gitmesiyle orantısı var.

Eski facebook hesabıma baktım 2 sene sonra.  Daha önceki güncellemeleri gör dedikçe içim parçalandı. Kana kana okudum her şeyi. Seda'yla konuşmalarımızı, Gökçe'nin özledim haykırışlarını, Ahmet'in kankamlarını, Aytekin'in yarın derse giriyor muyuzlarını...

Yalnızlığın dibindeyim hayat, senin ebeni sikeyim! diye bağırdığım onca yılda ne çok insan almış, değer vermiş ve siktiri basmışım. Ne çok insanın hayatına girip, bir şeyler katıp defolup gitmişim. Ve hep de yalnızım demişim, beni yalnız bırakıyorsun siktiğimin hayatı diye bağırmış, öfkemi kusmuş, ama kalabalıklaşmaya devam etmişim.

Son zamanlarda dostluğu baki olan odamın köşelerine maruz kaldığımdan mıdır bilinmez, -maruz kalmak dedim bugün çektiğim acıyı kabullenmekte zorluk çekiyorum çünkü- eskiyi hatırlamaya çalışıyorum boktan hafızamla. Okuduğum onca yazının varlığından bi haber olmayı geçtim, okuduktan sonra hatırlamadım bile. Bunu bana yapan zamandı. Suçlanacak biri varsa, verdiğim değeri tekrar verememem için bu kesinlikle zamandı.

Beni değil, bu siktiğimin zamanını suçlayın! Sizi tekrar tekrar sevemediğim için, Emi hatırlıyor musun sana Cihan'ı anlatıp omzunda ağladığım günlerce bana akıl verdiğin o günleri dediğinizde Cihan kimdi diye sorduğum için, sizi anımsayamadığım, paylaştıklarıma tanık dahi olamadığım için, her şey için zamanı suçlayın.

Şu an, adınızdan başka kaybettiğim hiçbir şey yok aklımda.
Ama adınız.. Adınızın bana verdiği acıyı hiçbiriniz anlayamazsınız.
Hiçbiriniz.

8 yorum:

  1. Yitip giden insanlara dair bu kadar canlı anılara sahip olmak acı verici olduğu kadar, insanca da bana kalırsa.
    Ben, geride bıraktıklarımı ve güya tüm kalbimle sevdiklerimi içimdeki tarifsiz ağırlıkla anımsıyorum. Kimseye kızmıyorum, zamana bile. "Böyle olması gerekiyormuş" düşüncesi ağır basıyor kafamda çalan fon müziğin eşliğinde..

    Ama yalnız olduğun konusunda haksız olabilirmişsin gibi geliyor; kendini sözlerinle buna mahkum etme derim.
    Hala sözcüklerini duyan, sana kendininkileri duyurmaya çalışan insanlar var. Tıpkı benim şu an yaptığım gibi.

    YanıtlaSil
  2. Yalnızlığa mahkum mudur insan yoksa bu kendi seçimi midir bilemiyorum. Ama ben derinlerimde herkesin bir gün gideceği/ herkesten bir gün gideceğim bilincinde yaşıyorsam yalnızlığı seçtiğim anlamına gelir. Zaten sonradan kazanmadığımızı hep yanıbaşımızda olduğunu düşünürsek arayı ısıttım diyebilirim. Bu da bana adını tam oturtamadığım bir huzur veriyor.
    Keşke biraz kaderci olsaydım da, böyle olması gerekiyormuş diyebilseydim. Ama sonucunu değiştirebileceğinin farkındayken, vardığın yol seni onlarsız bırakıyorsa, bir başkasının böyle sonuçlandırması seni sinirlendirmiyor mu?

    Ne zaman yazsan Pipe Dreams içmiş oluyorum. Hoş bu 2. yorumun hatırladığım kadarıyla. Gidip dönmemiştin. Karıştıysam yine ve yeniden affına sığınıyorum.
    Sözcüklerimi duyan insanlar yakınımda olmadıktan sonra kalemden daha öte nasıl olabilirler bilemiyorum. Ve sözcüklerini duyduklarım, size kalemimden başka ne verebilirim bilmiyorum.

    YanıtlaSil
  3. Yalnızlık sadece bir histir. Sen yalnız olmasan da, istediğin "sevgi" veya "ilgi"yi bulamadığın taktirde bu yoksunluğu "yalnızlık" olarak tanımlarsın. Her kaybettiğimiz insan maalesef içimizden bir parçayı da beraberinde götürür ama bize insan seçmeyi de öğretmiş olur. İnan kaybettiğin insandan çok kazandığın tecrübe vardır.

    Nasıl ki uykudayken, bilinçsizken, sarhoşken dertlerimizi çoğunlukla rafa kaldırabiliyoruz, aynı yetiye beynimiz her daim sahip. Kendini, kendi kendine mutlu olabildiğine telkin edip, kendini motive eden bir yol izleyebilirsen soru işaretleri, kararsızlıklar ve sıkıntılar temelli hayatından uzaklaşıyor.

    Umarım sevdiğin, istediğin yola yakın zamanda kavuşursun :)

    YanıtlaSil
  4. Buraya resmen bir post daha yazdım fakat hepsi silindi.
    Tekrardan o kadar uzun yazabilecek bir zamanım yok o nedenle kısa cevabımı öznesiz anlama sevgili a.

    göremediğim sevgi ve ilginin beni yalnız hissettirdiğini düşünmüşsün. Fakat neredeyse her günüm çevremdekiler tarafından ne kadar sevildiğimi duymakla geçiyor. Keşke bu benim için bir anlam ifade etseydi. Maalesef ki beni ne kadar sevdikleri ne kadar nefret ettikleri bana bir anlam ifade etmiyor. Kaybedilenler tecrübe olarak yeşerir demişsin sevgili a, seçici ol mutluluk perdeleri açılsın demişsin, lakin seçici olma bilincini geçeli yıllar oldu sanırım. Belki de sorunum kendi boyumun farkında olmamın verdiği kibir, şımarıklık. Burası ilk paragrafa hitaben olsun :)

    Karamsarlığımdan söz etmişsin diğer yorumunda Ortalarda melankolik takılan ve hayat çok anlamsız diye dolanan biri değilim, buraya sevinçlerimi yazmayı tercih etmedim. Genelde içimi kurcaladığımda penseden tornavidadan rahatsızlık duydum onları karaladım. Üstelik çektiğim acı beni görüldüğü kadar mutsuz etmiyor. Gidişatımın rahatsız edici olduğunu anladığım an kelebekler de saçabilirim. En azından mükemmel bir oyunculuğum var bu konuda :)
    Kararsızlıklarımdan ve sıkıntılarımdan uzaklaşabilmem için bir yol önermişsin. Keşke kararsızlıklarıma çözünürlük getirecek kadar, o kadarcık, dogma olabilseydim. Fakat tercih etmediğimde daima aklım kalacak ve genelde onun hakkında konuşacağım. Sanırım ben oldum diyene kadar devam edecek sıkıntılarım ve onların beraberinde getirdiği kararsızlıklarım. Eh, henüz gidecek çok yol var.

    Teşekkür edeim yorumun için sevgili a, dileğin için de en içten dileklerimle bir o kadar da senin için diyorum.
    Umarım, umarım kavuşurum da ruhum tatmadığı bir huzur bulur.

    YanıtlaSil
  5. Bir de uzun yazsaymışım ne olurmuş onu düşündüm şu an.
    Yine zamana yetişmek için koştursun Emi.

    YanıtlaSil
  6. Emilia,
    uzak kaldığım zamanlarda daha da incitmişsin kendini, yapma. zaman benden de çok kişiyi aldı, geriye dönüp hatırladığımda benim de canım çok yanıyor. ama sonra canımı yakanların artık yanımda olmamalarının daha iyi olduğunu anlıyorum. eskiye göre yalnız mıyım, evet! ama bu yalnızlık tğm yalanlardan çok daha güzel...

    her şey öyle güzel olacak ki senin için, hayat aslında bakabildiğimizde öyle pozitif ki... motivasyon olsun diye demiyorum, sana ve hislerine olan güvencim beni böyle konuşturuyor...

    mavi düşün, düşün ama derinliğinde kaybolma-sadece huzurunu düşün

    YanıtlaSil
  7. Anladığım kadarıyla çözümü çoktan bulmuş, insanlara yardım edebilecek hale gelmişsin zaten; sözlerim fuzuli ve önyargılı olmuş, kusuruma bakma.

    Bana kalırsa en güzeli, düşünmeye vakit bırakmayacak kadar üretici ve sürükleyici bir hayat yaşayabilmek. O zaman geçmişe hayıflanmak, zamana kızmak da olmayacaktır. Eğer zaman iyi tecrübe ve kazanca dönüşüyorsa, geçmiş zamanı sorgulamak da yersiz kalır.

    Ben de size her zaman güzel hatıralara bezenmiş zamanlar dilerim. :)

    YanıtlaSil
  8. Nini, havalar böyle güzel olmaya devam ederse bir sürü mutluluk ağaçları yeşertebilirim.
    Ve, son cümlen!

    A; ne kusuru, fikirlerini gönlünce paylaşmanı dilerim, özeleştiriyi bazen pek sağlıklı yapamıyoruz çünkü.
    o kadar haklısın ki, meşgale lazım bizlere derinlerde kaybolmamak için :)
    okul yetmiyor, kitaplar ve fotoğraflar yetmiyor, yeni bir şeylere adamamız gerek kendimizi.
    eh, yeniye muhtaçlık. koşulsuz olarak ben olma isteği. :)

    gelecek en güzel yanıyla seninle olsun sevgili a.
    buralara uğramakla ne iyi ettin bilemezsin.

    YanıtlaSil