24 Ocak 2012 Salı

Geceye bitap düşen bir gece daha doğurur ya, öyle.

Gökkuşağı bile yapayalnızken.. Ah evet biliyorum. Yeşeren hayatı taçlandıran çiçeklerin tazeliğinin pek de sağlam olmadığını. Biliyorum o lanet günlerin ardına saklanmış yanıtsız sevmeleri, korkuları, özlemleri..

Malumunuz, yaşantılarınızda güzelden geriye bir ad kalır bayım. Odalarda hapsolmuş beyaz çarşaflar bir de.
- Beyaz dediysem, malumunuz, bayım.

Karışıklıkların nedeni hayatın önümüze zorla dayattığı sorumluluklardan ne halde çıkabildiğimizle alakalı.
- Malubiyetlerimiz bayım. 
Otoparkla, düğmesi bozuk otobüsle, notları sikimsonik hocalarla ya da, ya da'sı çok bayım. Tüm bunların, düzenin, standartların, karanlık ormanların, gündüzlerin, gecelerin en çok da gecelerin savaşlarıyla ne kadar başaçıkabildiğinizle, onları içinize ne kadar sığdırabildiğinizle, ne kadarına bıçak tutabildiğinizle alakalı.

-Bu yüzden sürekli gidilir ya bayım..


Hiçbir yere varayamayacağınızın bilincini sırtınızda taşıyarak gidersiniz. Her belirsizlikle, her gidişinizde varacağınız yalnızlıkla ne halt edeceğinizi hesaplamadan öylece gidersiniz. Unutursunuz sonraları, bu yokoluş perdelerinde oyuk danteller çıkar; kan kırmızı belki de.
Bir bakmışsınız endişeleriniz, korkularınız "malubiyetleriniz" tek yoldaşınız kalmış,
-Geride bayım!

(Geride.
Gerideyse niye içimde?
"Geride" diyor bir ses.
Düşünüyor düşünüyor düş'e kalıyorum.
Burası sessiz..)

..

Böyle işte, bazen tanımlandıramıyor insan. Tanım diyor ":" koyuyor, olmuyor, kaçıveriyor dudaklardan o üst üste binmiş iki noktanın yanı.
Çektiğim bu acı gibi, onu neden sevdiğimi cevaplandıramadığım gibi kaçıveriyor işte. İki dişimin arasından, dilimin yuvarlağından, ses tellerimin arkasından. Öylece.


Bir de bazıları, martıların hiçlik için cesaret şarkıları söylediğini düşünürler, üstelik gülümserler. Böylelikle sabahları ısınır o insanların.. Değer verirler, değer bilirler, severler bayım. En çok da severler. Anlamıyorum, onca dağ tepe aş, başka bir dağın eteğine yerleş, mücadele masturbasyonların içini delsin, git tüm kalbinle birini sev. Olacak iş mi?!


-Susun bayım.
Gülüşleriniz uykularımı bölüyor.

4 yorum:

  1. Beni on kişiyle beraber, kapısı olmayan bir odaya hapsedin ve bana bir kalem verin. Duvara bir kapı çizip o on kişiyi oradan çıkabileceklerine inandırayım.

    Ama bana bir yâren verin ve onu, onu sevdiğime inandırabilmemi benden asla beklemeyin.

    Ayrıca en kuş kuş, baykuştur.

    YanıtlaSil
  2. Karaladım Mati, düşündükçe karaladım.

    YanıtlaSil
  3. Bu güzel yorumunun akabinde, İnanmalara! diyorum Raymond Dufayel. Ne kadar realist olsam da
    Ayrıca en kuş kuş, baykuştur artık benim de nezdimde :)

    YanıtlaSil