26 Nisan 2011 Salı

Gelişigüzel

Bazen bir mavi kadar yakın, bir mavi kadar uzak oluyor.

Çok çelişiyorum bu ara oldurabildiğim ben ile.
Bilmiyorum bildiremiyorum kayıp giden zamanda ellerimi, sözlerimi, esen onca düşüncemi. Devrik kuruyorum cümleleri. O özenerek seçtiğim onca harf, muntazam bir şekilde yerleştirdiğim onca kelime, uçup gidiyor saçlarımın her telinden. Değer yargılarım kırılıyor teker teker. Kendi ellerimle kendi elleriyle yıkılıyor.
Daha ağzımı açmadan bilmesi gerekmez mi cümlelerimin sırasını.
"O" neden aklıma geliyor her acabada. Bir dostu özler gibi, bir eşi özler gibi içim niye titriyor.
Sormadım; biliyorum.

Öyle ya da böyle devam ediyoruz işte bir şekilde herhangi bir yerde nefes alıp vermeye. O balçık nehrin üzerindeki pembe köprüde bir kız çocuğu hala ip atlıyor! Dağlar gecenin huzurundan içiyor, damla damla, kana kana. Dudaklarından süzülen huzursuzluksa içime doluyor. Yaşıyorum, bir yanım hala.
Elleri aksıyor zamanın, sigara içemez hale geliyor. Ciğerlerimi, benim ciğerlerimi! Ne de düşünür oysa.
Yansa bir duman, kavrulsa böyle cayır cayır, yanar bilirim.
Peki ya olmuyorsa? Oldurulacak güç yoksa? Geçemiyorsa rüzgar şu dağları ?
Düşüncenin içinde düşünce, zamanın içinde zaman, içimde içinde.


Seviyor adam, çok seviyor a kadın!
Çöz dişlerini de uyan, silkelen bi kendine gel bre!
Her şey düşteki gibi olmuyor, kabullenmek her şeyin başı. Yalnızlığı kalabalığı. Sindire sindire kabullenmek. 
Bir olmayı öğrenmeli insan. Ya da bırakacak, gidecek..


Oturuşunda yenilgi var kadın görmüyor musun! Hatırla, her an gözden kaybolabilir içinde olduğun gri sis.
O karşıdan gelen ihtiyar dondurmacı da son misafirin olmaz. Verme paranın tamamını, az bekle.
Şaşırtabildi seni bu hayat kabul et.
Kabullen artık kadın!
Kalbinde tedirgin küçük yavru köpeğin ürpertisi var.
Onca söz midende kurumuş kalmış da yabancılaşmış sana.
Onca benimseyiş bırakmış kendini bankta.
Hani mavi bir gökyüzü vardı a kadın, hani maviydi gezegen, mavi'ydin, mavi'ydi.


Yıldızlar masumiyetin, zekanın savunucusu hayali savaşından.
Yaşanmışın ardından, elinde kalan.


Silkelen Emi. Seç artık, gör artık, bil artık.

6 yorum:

  1. Bazı şeyleri sindire sindire kabul ederken, kabul ettiğimiz şeyler sanki bizi sindiriyormuş gibi olur.

    Kalemine sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Öyküleşim akışı hakikaten takdire değer.İmgeler adeta ekrandan çıkıp can bulacak gibi şahlanıyor hissi vermekte.
    Okuduğumdan bana kalan ise şu :Bir ateş çemreri içinde dışarı çıkma hezeyanları insanın içini dilim dilim keser.Acı vermesinden başka bir olasılık görünmez.Eğer o ateşi sönmesini beklemek ve ardından dışarı elini kolunu sallayarak daha hafiflemiş ve de güçlenmiş olarak çıkmak..

    YanıtlaSil
  3. Sevgili K.C.S. şu yazı daha iyi sonuçlandıralamazdı sanırım. Teşekkür ederim.

    Ve sevgili Rodolfo; sanırım can buluyorum. Ateş dedin de önceden Hıdırıllezler ne de güzel olurdu..

    YanıtlaSil
  4. Harbi güzelmiş yazı, arşivlik yanii :)

    YanıtlaSil
  5. Modafobik; teşekkür ederim. :)

    Sevgili Deep, uzun zaman oldu. Mimler hakkındaki düşüncemi söylemiştim sanırım. Çok teşekkür ederim. Cevaplayamayacağım içinse üzgünüm.
    Görüşmek üzere.

    YanıtlaSil