16 Ağustos 2014 Cumartesi

İhtimamlar

Her türlü olasılık İzmir'in bu en kavurucu sıcağında toprak yüzeyine çıkıyor.
Saçma sapan düşünceler tohum döküyor bu dünyanın çimine.
Yitmelerden ve yitirişlerden düğümler oda lambasına boynunu geçiriyor
Telaşlarını yatıştıramayn bir kadın donuk kalıyor saçmanın ortasında.
İnsanlar zafer şarkılarını söylüyor bu bok sokağında o vakitler.
Kuşlar çoktan göç etmiş.
Kadın, katliamdan kendini sorumlu tutuyor haliyle.
Ağlamaktansa, bilmektense, sevmektense yahut
kör olmak, tükenmek, yok etmek daha çekilinesi geliyor.
Beklediği ses düşünceyi delip geçiyor o an:
"Vazgeç artık. Zamanıdır."
Bir kör kuyu alıp götürüyor kendi değersizliğini.
Köşesinde bekliyor sessiz;
Bilinci, sezgisi, kaçışları, kopuşları.
Her şey köşesinde.
Huzur konulan yanın altında gizlenmiş fırtınalar varken
Hangi yelken sağlam çıkar bu okyanustan?
Oysa tüm ama'ları itekleye itekleye sarılmıştı kadın.
Kandırmacalar hayal ettiği patikanın rengini değiştiremedi.
Aynı kışın, aynı şubatıydılar aslında.
Şimdi, birbirine uzak mevsimler olmuşlar da
ihtimaller yağmış üzerlerine.
Bahisler tükenmiş, omuzlarında yüzyıllık buruk bir zaman.
Öngörü karanlığında kıpırtısız bir göl.
Varlığını düşlemekten korktuğu canavarlar oturuvermiş huzur denilenin yanına.
Kim bilir kaç kere tükenmiştir..

Belki bir diyeceği var ama kadının,
Çıkamıyor dudaklarından.
Olsun, gözyaşları var saf huzurdan süzülen.
Kimse bilmez zaten gidişleri
Kimse bilmez tüm bu gidişlerin saatlerce öptüğü masumiyet olduğunu.
Mümkün mü böyle bir durumda o sesi duymak dersiniz?
Mümkün mü?
Sesler diyorum, hiç olmamalılar aslında.
bir iki..
-Cennetin kapısı burada!